Köksal BAYRAKTAR
koksal@hotmail.fr
OSMANLI veya TÜRKİYE CUMHURİYETİ
16/04/2014 Her yaşam yada olgunun bir zamanı veya dönemi vardır.Türkiye coğrafyasında da bir çok olgular yaşandı.Devletler kuruldu.Yıkıldı. Medeniyetler yaşandı.Tekniğin gelişmesine paralel olarakta gelişti evrimleşti.Anadolu medeniyetlere beşiklik yataklık yaptı. Türk boyları yaşadığı coğrafyalarda yer,gök,bereket,güç kültleri tanrıları daha sonrada şamanizm dinleri yaşadılar. 8.y.y da islamiyetle karşılaşırlar.Çok zorlu savaşlar olur.Yüzbinlerle Türk esir edilerek köle pazarlarında satılır.Öyleki gittikleri yerlerde başarılar gösterir hatta Mısır'da bu esir Türklerin çocukları KÖLEMENLER devletini kurarak bir dönem yönetirler.9ve 11 yüzyıllarda müslümanlaşan türklerda anadoluya akın akın gelmeye başlarlar. Anadolu'da birçok beylik ve devletler kurarlar.Anadolu Selçuklu,Büyük Selçuklu,vs. vs.Son olarak ta osman Beyin kurduğu OSMANLI devleti büyümüş ,gelişmiş imparatorluk olmuş. DURAKLAMA , GERİLEME dönemlerini yaşayarak ömrünü tamamlamış.Yıkılırken batan geminin mallarını paylaşmak istiyen devletler önce MONDOROS ateş kes antlaşması ardından SEVR antlaşması ile paylaşmanın nihayetine varılmış.İstanbul yönetimi OSMANLI PADİŞAHI sadece pay-ı tahtını ve kırallığını kurtarma çaresi olarak başka güçlü bir ülkenin (İNGLİZ) sömürgeciliği (MANDASI)altında kurtarmayı düşlerken ,bir avuç vatan sever ''YA ZAFER BAŞA;YA KUZGUN LEŞE'' diyerek İstiklal savaşı dediğimiz şahlanışı yedi düvele karşı vermiş emperyalistlerin iştahını damağında bırakmıştır.Padişah çok yakınları ile bir İngliz gemisine binerek yurdu terk etmiş. Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde İşgalden kurtarılan ülkemizde miadını doldurmuş bir mutlak krallığa dönmek olmazdı. Çağdaş bir yönetim biçimi olan CUMHURİYET kabul edildi. Çok önemli yenilikler kabul edildi. Hilafete karşı LAİKLİK. Monarşiye karşılık CUMHURİYET Tebaalığa karşı VATANDAŞLIK Saltanatın keyfi yönetimine karşı, MEDENİ HUKUK. Yeni genç devlette halk sömürüle sömürüle bitmiş. Yemende,Trablusta,Balkan bozgunu bir faciaya dönüşmüş savaş bir yandan,açlık ve tifo ,tifus,bit salgınından ölenlerle yetmezmiş gibi Almanya'dan alınan 5milyon mark için asker verilerek Galiçya da Dobruca da, daha sonra yazlık elbiseyle zemherinin kışında Sarıkamış Gavur dağlarında telef edilen Anadolu insanı;insan kaynakları olarakta bitmiş. Bir gecede TC. Anadolu insanını cahil bıraktı deniyor. Osmanlıda çok okur yazar varmış,herkes allameymiş gibi. Okuma-Yazma oranı %2,5. Diyarbakır- Çermik ilçesinde öğretmenlik yaparken güvercinleri ile meşhur HABIRMAN diye bir köyünü ziyaret etmiştim.Orada Viranelik bir yer görmüştüm.Nedenini sorduğumda cevabı ürkütücüydü.Çalışabilecek tüm erkekler savaşa gittiğinden ekim yapılamamış.Tohumluk tahıllarınıda yemek zorunda kalan köylü tarlalarını ekmek için tohumda bulamayınca kışa yiyeceksiz girmiş .Köyün tamamı kışın yataklarında ölmüş.Baharın askerden dönenbilenler,yakılarının kemiklerini yataklarında bulmuşlar. Yatağında ölüp çürümüştü tüm köylü. yerleşim yerini terkedip yeni bir mahalle kurmuşlardı.Durumu yerin uğursuzluğuna bağlamışlardı,kendilerini teselli etmek için. Böyle koşullarda çağı yakalamak için girişimler ,çalışmalar,projeler geliştirilmiş.Bazıları başarılmış bazıları başarılamamış,bazıları eksik yada yarım kalmış.Bu arada çok iş yapılan yerde doğal olarak birçok hatalarda yapılmış. Cumhuriyetten zarar gören asalak yaşıyan kimse yada gruplar cumhuriyete karşı tavır almış karalama ya o günden başlamışlar.Günümüzde ise tamamen cumhuriyet karşıtı,Osmanlı hayranlığı,padişahlara övgüler,cumhuriyet kurucularına sövgüler giderek dozunu artırıyor.Lozan'a saldırıp SEVR e hayranlık bilgisizlik ve zifiri karanlığın kör cehaleti olarak gelişiyor. Fassebook ta bir dost ''Atatürk olmasaydı da biz olurduk''saçmalığını ifade ediyor.Elbette. Ama nerde hangi koşullarda kimin çocuğu olarak olacağın belirsiz olurdu. Ya da şöyle saçma bir soruda ben sorayım. ''Hz. Muhammet olmasaydı biz olmazmıydık?Elbette yine olurduk.Ama belki değişik bir din yada Muhammet Hanefi olmasaydı da yine biz olurduk. Ama değişik bir mezhepten. Osmanlı'ya öykünmek;Kendimizi özgür bireyler yerine REAYA düzeyine indirmeyi, bir erdem haline getirmek,tebaa olmayı içselleştirmek,bizi fikrimizi sormadan kayıtsız şartsız yönetecek padişahvari yöneticilere ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini emanet etmek anlamına gelir. Kendisini OSMANLI'yla özdeşleştiren bir halkın yöneticilerinin, halkın taleplerine yaklaşımı,OSMANLI padişahlarından farklı bir yaklaşımı olmaz. Böyle yöneticiler için halk egemenliğin gerçek sahibi değil ,üretip vergi vermek, ama milli tabir edilen YÜKSEK politikaya karışmaması gereken bir tebaa olmak zorundadır. POLİTİKA ise ülkenin milli çıkarlarını saptmak olarak YÜKSEK zevata (!) ait bir iş olarak kurumlaşır ve kimsenin bunlarla çatışan talepleri dillendirmesine izin verilmez. Osmanlı anlayışında; halkın bilmemesi gereken, veya devletin belirlediği gibi bilinmesi istenen ''yüksek çıkarları ''vardır.Dolayısıyla siyaset şeffaflaşmaz.Yasak yasaları ve sansür kurumları işler. Millet te din de burada sadece birer egemenlik aracı olarak anlamlaşır. Osmanlıcılık, dünyanın mevcut değerleriyle yaşanan çelişkilere karşı devletin kendini tahkim edebilmek için halkı koşullandırması,başkalarını bizim tebaamız olduğu günleri özlenilir kılarak bugünkü geriliğimizin kompleksini gidermesi için lazımdır. Milli birlik ve beraberlik ise bu ideolojinin toplumun tebaa olarak tutulabilmesi ni benimsetmenin , hak isteme bilincini kötürümleştirilmesinin sloganı olur.Bu koşulları savunarak halktan ve demokrasiden yana olunmaz. Bu durumda OSMANLI'yla özdeşleştiğimiz oranda hukuk devleti vedemokratik toplum haline gelmemiz daha olanaksızlaşacaktır. M.A. Kılıçbayın dediği gibi.''Fert başına gayrisafi milli hasıla 20 bin dolar olsaydı, OSMANLI çoğu kimsenin aklına bile gelmezdi. ''700 'üncü yıl şenlikleri bu denli çığrından çıkmazdı. Sporcularımız olimpiyatlarda rekorlar kırsalardı 700.üncü yıl kutlanmazdı bile.Bizi dışarda temsil eden önemli şahsiyet popçu Tarkan değil, bilim ve sanat adamları olsaydı, 700.üncü yıl vesilesiyle Osmanlıyı daha iyi tanımak için ciddi çalışmalar yapılır sempozyumlar düzenlenirdi.Bugünü üstlenmekte sıkıntıya düşenler dünü istedikleri gibi inşa ederek onun koruyucu çatısı altına sığınıyorlar. Bize şimdiye kadar Osmanlı'nın zaferleri tek yönlü aktarılmış. Kanuni Sultan Süleyman'ın öle öldüre Viyana kapılarına dayanmasının zafer sarhoşluğunu yaşarken bunun ne kadar insan pahasına olduğu.Bu seferlerin Anadolu insanına maloluşu ve sıkıntılarını hiç okumadık. Mustafa KemalAtatürk 1 mart 1922 meclis açış konuşmasında şöyle izah etmişti . ''.....Türkiye'nin hakiki sahibi ve efendisi hakiki üretici olan köylüdür. Efendiler ,diyebilirim ki bugünkü felaket ve sefaletin tek nedeni bu hakikatin gafili bulunmuş olmamızdır. Gerçekten, yedi asırdan beri cihanın muhtelif yanlarına sevk ederek kanlarını akıttığımız kemiklerini (yabancı) topraklarda bıraktığımız ve yedi asırdan beri emeklerini ellerinden alıp israf eylediğimiz ve buna karşı daima tahkir ettiğimiz,aşağıladığımız ,bunca fedakarlığa ve iyiliğine karşı nankörlük,küstahlık ve cebbarlıkla uşak derecesine indirmek istediğimiz bu gerçek sahibin huzurunda utançla ve saygıyla gerçek durumumuzu alalım..............Fatih,Yavuz,Kanuni bir çok futuhatlarda bulunmuşlar.Bu azametli padişahlar,takip ettikleri harici siyasette kendi emelleri, hırsları ve arzularına dayanmışlardır.Osmanlı hakanları asıl olan noktayı unuttular..Hissiyatları ve emelleri üzerine bütün harekat ve işleri bina ettiler..Bu tacidarlar milleti böyle diyar diyar dolaştırmakla, onları kenddi yurtlarını düşünmeye Müsaade etmemekle de yetinmiyorlardı.Şahsi saltanatta her hususta tacidarların arzusu ve iradesi ve emelleri hakimdi.Mevzu bahis olan yalnız odur.Milletin arzuları,emelleri, ihtiyaçları mevzubahis olmaktan çok uzaktır.(söylev ve demeçler) Efendiler, kılıçla futuhat yapanlar,sabanla futuhat yapanlara binnetice terk-i mevki etmeye mahkümdurlar.'' Köksal Bayraktar Nisan 2014 CHAVANOZ |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Derelerin Kardeşliği - 20/02/2017 |
Bütün dünyada nasıl halkların kardeşliği gerçekse, derelerin kardeşliği de o kadar gerçektir. |
Arkadaşım,Dostum,Yoldaşım, O ve Ben -2- - 11/01/2017 |
İlkokulu bitirdik.Diplomalarımızı aldık.6yıllık Susuz ilköğretmen okulu imtihanlarına yazıldık.Birgün önceden Unushev'de kızkardeşlerinde misafir olduk.Adakkale'de bir okulda imtihana girdik.Rifat Zeki ve ben beraber aynı yerde imtihana girdi |
Arkadaşım,Dostum,Yoldaşım O ve BEN - 14/12/2016 |
Onunla en eski anım yukarki yaylada olmuştu.Yaylamız yoktu.Mallarımızı Anneannem Zahide nenem sağıyordu..Yazın köy çok sıcak diye anam Nuro dayımla yaylaya gönderdi.Atla dayımın kucağında yaylaya vardığımda koşarak beni karşıladı. |
KÖLELİK VE İSLAM - 21/01/2016 |
Okul yaşamı boyunca din dersleri okudu bizim kuşağımız.Genellikle esirgeyen,bağışlayan,sevgi dolu din-i islam içerikli konular öğrendik. |
MENEMEN NE MENEM - 26/12/2015 |
930 yılı 23 aralık tarihinde 24 yaşındaki genç asteğmen KUBİLAY MENEMEN de |
AYYAŞ!! - 11/12/2015 |
'Ayyaş' bir sigara yaktı, bir kadeh rakı koydu, hava sıcak, çarptı tabii.. Kalktı Muş ve Van’ı Ruslardan temizledi. Bir kadeh daha vapurda sanıyor kendini hoopp Samsun’a gitti kafa. Amasya’da Erzurum’da Sivas’ta kongreler. |
KÖYÜME HASRET - 03/11/2015 |
Gel gör ,köyümün çok hoştur yazı . Pancarcı giderdi gelini ,kızı Şimdi yüreklerde kalmıştır sızı Kaldı bizim yaylalar Kutlu köyüne. |
YAŞAMA BAKIŞ - 21/03/2015 |
Aştım koskoca daağları Geçtim ovaları |
İSLAMOFOBİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ-1- - 04/02/2015 |
Charli Ebdo baskını ile Medeniyetler çatışması ve İSLAMOFOBİ yeniden ısıtılarak toplumun önüne servis edildi.Temcit pilavı gibi ısıt ısıt ye.Tabii yersen. |
Devamı |