Şeytanı ve meleği sizler yarattınız..Yarattığınız bu mutlak iyinin ve mutlak kötünün varlığına inanırken, toplumda da size iyi ve kötü nasıl öğretilmişse ona iyi, diğerlerine bazan sırf size benzemediği için kötü dediniz..Kutudan dışarı bakmadınız.Kendi düşüncelerinize bile sahip değilsiniz belki.Kötüye hemen etiket yapıştırıp şans vermediniz..İyi etiketin altındakinden şüphe bile etmediniz.Oysa maskelerde insan ürünüydü ve insana özgüydü..Hepimizin hakikati istediği bu dünyada idolleştirdiğimiz ''meleğin''maskelerinin düştüğünü görmemezlikten gelmek sandığımızdan fazla cesaret gerektiriyor.Ancak bu farkındalıkla çıkıyor insan bir kukla olmaktan.O zaman insan kendi olmaya başlıyor.

Amacım ne nutuk çekmek,nede benim gibi düşünmesini istemek kimseden bu yazıyı yazarken.

Sadece düşünmeleri yeterli.Ben bir dünya vatandaşıyım..Benim sınırlar çizerek birbirinden ayırdığım insanlarım yok.Yalnız şimdi yaşadığım yerde idolleşen maskeli bir kuklacının benim bildiğim yönleriyle portresini çizeceğim.Tanıyacağınıza da eminim.Şahsına münhasır bir zattır.

Belki maskesini düşürürsek o hep şikayet edip,hiç yapmadığımız düzenden sıyrılıp kendimize gıcır gıcır yeni bir tane kurabiliriz.

Son zamanlarda yaşanan olaylar sonucunda kuklacımız maskelerini birer birer düşürdü.

Takke düştü kel göründü misali.

GEZİ...En basite indirgenmiş ifadeyle para yeşili,asker yeşili,islam yeşili arasında sıkışmış bir gençliğin doğanın yeşilinde buluşması.Bazı marijinal grupların fırsattan istifade etmesi hariç tamamen barışçıl bir halk eylemiydi.

Halay çekerek,şarkılar söyleyerek,kitap okunarak ve durularak yapılan bir eylem.Komunist,sağcı,solcu,milliyetçi,kürt, türk ,sunni,alevi,mecusi de değillerdi.Etiketleri yoktu.Onlar halktı.Silahları kitaplar,gaz maskeleri,karanfiller ve duvar yazılarıydı.

SONUÇ...Toma,gaz kapsülleri, göz yaşartıcı gazlar,insafsızca coplamalar.Dükkanlara sığınan yaralılar,eylemcileri savunayım derken işinden olan avukatlar.Camiye sığınan insanlar.Camide ki insanlara iftiraları kabullenmediği için sürülen namuslu imam.Gözü çıkarılan,öldürülen bunca insanımız.Emri kim verdi?

Çapulcular,keşler,ayyaşlar dendi.

Kim kendi halkına bu sıfatları yakıştırabildi.?

Kim zorla tuttuğu % 50 yi geri kalanın üzerine saldırttı?

Kim bu % 50 yi toplamak için halkın dini duygularını kullandı.?

Haa birde kömür tabi..

Olayların sorumlusu polis olabilir ama dikkat etmeli,kuklayı değil kuklacıyı bulmalı.O sorduğum tüm soruların kayıp öznesidir.

Kendisinin başka yönleri de yok değil..Bakınız.Biz biliriz.Kadınların kaç çocuk yapacağını onu aldırmayacağını da biliriz.Ne içeceğini biliriz.Ne içmeyeceğini biliriz.Karılı adamlı oturulacağı ama kızlı erkekli oturulamayacağını biliriz.Biz gazeteciliğide gazetecilerden daha iyi biliriz.Gazeteciler yazmayı,heykeltıraşlar ucube yapmak yerine heykel yapmayı da bizden öğrenmeli!!

Gezinin ardından takkeyi toplamaya çalışan kuklacımız bir şekilde emrinden çıkan teşkilatın ayakkabı kutularını ortaya çıkardığını öğrendi.Gezide çocuklarınıza sahip çıkın diyen kuklacı ve tayfasının çocukları rüşvetçi ve azami derecede yolsuz çıktı. Öyle yolsuzluk ki evlerinde birde para sayma makinası bulundu.Hatta haram paraya el sürmemek için makinayla saymışlar diye şakalar bile yapıldı.

Hakkında sorgulama emri çıkan oğluyla cami açılışına kuklacımız ''korkma oğlum bir halt yapamazlar'' edalarıyla salınırken bir yerlerde ''hırsız vaaar'' diye bağıran insanlar orantısız güç kurbanı oluyorlardı.Bir ülkede büyük hırsızlar devleti yönetirlerse ,hırsıza ''hırsız'' demenin yasak olması kadar normal

ne olabilir?

Yıllarca çalışıp dirsek çürütüp,her kuruşu alın teri ile yoğrulmuş bir kaç kuruşunuda imtihan kazanacağım diye dersanecilere soydurmasına rağmen taraftarına kopya vererek,o gencecik insanların alın terini gaspeden,şaibeleri ayyuka çıkmış ve hala istifa etmiyen yönetici kim? O yöneticiyi hala yerinde saklayan kuklacının bir maskesi daha düştü.

Oyunumuzun son ayağında kuklacımızın bağımsız olması gereken yargı gücününü kendine uzuv edinme

çabası içinde görmekteyiz.Yürütme ve yasama gücünü öyle ,böyle elinde bulunduran kuklacımız ,yargı gücünüde elinde

almasıyla , bize tarihte insanlığın unutamadığı acıları yaşatan diktatörü çağrıştıracaktır.

Kuklacımız ''yürüttüklerini '' yasalara uyduracak ve hiç bir kurum onu yargılayamıyacaktır.

Hangi demokrasi güçler birliğini kabul edecek kadar yoz olabilir? Öyle bir demokrasi ileri demokrasi değil ,ancak sözde demokrasidir.Adı demokrasi olsa bile . O şartlarda yönetici de padişah olur. Zaten padişahlardan ceddine ne kadar özendiğini bilmekteyiz.Öyle olunca birileri deonu pohpohlayarak ''Allahın bütün vasıflarını üzerinde toplayan (tövbe ,haşa sümme ve kelle.)yönetcimiz''

diyebilmesi çok manidar değil mi?

İşte benim kalemimden kuklacını geleceğimizin ileri (!) demokrasisinin resmi.Çok kimsenin beğeneceği sanmıyorum.Beğenenler varsa sözüm onlara değil.Sözüm bir şeyler değişmeli deyip öylece duranlara.Devrim yapmak yerine,alış veriş yapanlara,saçını ,başını boyatıp rahatlayanlara.İki rekaat namaz kılıp ''hadi Allah'tan hayırlısı''diyenlere.Orta sınıf statüsünü,tüketim lüksünü korumak için kendilerini törpüleyen,kazandıklarını kimin sırtından çalmış.Emek,alın teri kimden yapılmış?Haksız kazançları sorgulamayanlara.Ama en çok ta iktidarda bulunan kişilerin şereften yoksunluklarını yalnızca kendi siyasi,dini ,etnik,mezhepsel veya milli duruşlarından dolayı görmezden gelenlere.

Ezilen insanların acısını hissetmek için solcu,sağcı,,kominist,cemaatçı,tarikatçı ,sosyalist yada dindar olmak gerekmez,insan olmak yeterli.

Birbirimizi etiketleyip sınıflarla yargılama,sokulduğumuz sınıflara göre bize dayatılan davranış kalıplarına

biat etme,seçmegücümüzü bu sınıflara göre sınırlandırma lüksüne sahip değiliz.Bizden istedikleri gibi düşünür,istedikleri gibi yaşamaya devam eder,onlara taparsak Sezar'lar ve Napolyon'lar bizi perişan etmeye devam edecek. Yalnız bir ortak amaç uğruna birleşen ,çitlerini kaldıran,meseleleri görüp putlarını yıkan, ,farkında bir halk şansa sahip olur. Fark yaratmak için dönülmez zannedilen faşizmin ufkundan dönülebileceğini kanıtlamak için çok geç olmadan.

İnci gizem Gümüş