![]()
ezgi su gümüş
su0841@hotmail.com
AT GÖZLÜĞÜ ÜRETİMİ REKOR KIRIYOR
01/03/2013 İnsanlar birbirlerine hayal kurmanın hiçbir yere çıkmayan ve gereksiz bir şey olduğunu söyleyip dururlar.Her fikir başta tek bir insandan çıkar. İnsanlar tek bir insanın fikrini dışlanmaktan korkan koyunlar misali birbirlerine, özellikle kendilerine sürekli tekrar ettiler. Kendi ezberlerine inandılar. Zaten bu da sorgulamanın sonu oldu.Eğer herkes aynı şeyi düşünüyorsa,en az bir kişi hiçbir şey düşünmüyor demektir.Bu doğruydu.Zaman geçtikçe kendilerini ''mantığın'' partizanları ilan eden koyunlar,sorgulama ve hayalgücünü bir virüs sayarak çocukları da kendilerine benzettiler.Çocuklar büyük bir hayal gücü ve sorgulama yeteneğiyle doğuyordu. Onlar doğanın, insanların robotlaşmasına karşı gönderdiği kahramanlardı...Fakat zaten insanoğlu kendisine verilen iradeyi kötüye kullanarak kendini besleyen eli ısırıyordu. Doğayı hapseden insan ırkı çocukların ''neden ? '' sorularına ''ayıp'' ''bunu bilmek bize düşmez'' gibi cevaplar vererek onları aslında kendilerinin de bilmedikleri cevapları aramaktan vazgeçirdiler.Onları da sürüye katıp devam ettiler. Hala da ediyorlar.Sürüden ayrilanlari asi ilan edip onlari dışlayarak onların koyunlarını ayartmasını engellemeye çalışıyorlar. Dinin bu konuda çorbada sadece tuzu değil adeta tüm aktar dükkanı bulunduğunu göz ardı etmek mümkün değil. Ayrıca ,eğer inanç insan ürünüyse muhtemelen koyun sürülerinin çobanları köşeyi dönmüştür. Öyle değilse bile yine de köşeyi dönmüşlerdir. Sorgulama kabul etmeyen,kanıtlanamayan,maddi değerlerle açıklanamayan bir şey.Aynı ''Kral çıplak'' öyküsündeki gibi. Kralın elbisesini ancak akıllılar görebilir.Al bakalım burdan yak,görmüyorsun demek ki aptalsın. Bu böyle açık açık söylenecek bir şey değil.Kimse görmüyor. Kralın kendisi bile görmüyor.Elbiseyi dikmiş gibi gösterilen terziler ki burada terziler çobanlar oluyor, onun olmadığını biliyorlar. Ama bir sürü altın aldıktan sonra hava hoş. Halk,namıdiğer koyunlargörmedikleri şeyi akıllarından şüphe ederek alkışlıyorlar.Zaten olmayan elbise de din gibi öyle sorgu kabul edecek bir şey değil. Fakat insanlar sorgulamamaya,sömürülmeye alışmış.Artık ''bilmiyorum '' cevabı onlar için öğrenmeye olan hırsı fişekleyen ateş değil,onları tatmin edip uyuşturan bir ağrı kesici durumuna gelmiş. Çocukların hayal etmesi tabulanmış.Hayal etmek günah ilan edilmiş.Hayal gücü çocukların kendilerine zorla verilmeye çalışılan '' tek mantıktan'' , doğru kabul edilen tek ''ahlaktan'',onlara at gözlüğü takıp bakış açılarını kısıtlayan böylece onlara sadece acgozlu cikarlarina uyan seyleri gördüren bir toplumdan ve koyun olmaktan tek kaçış yoluyken,onları gereksiz nedenlerle sıkıcı bir dünyaya hapsedip daha da kötüsü tabuyu kırmaya devam ederlerse sonların cehennem olacağını söyleyerek korkutmak doğru mu? Gerçi çoğu zaman inanç, her ne kadar yozlaşmış da olsa bir toplum düzeni ortaya çıkarıyor.Bir anlamda fakirin zenginden hakkini istememesi ahirette bir eli yağda bir eli balda olma inancından doğmuyor mu?Fakirin ayaklanmamasinin en etkili sebebi inançlarıdır,din aynı zamanda ne yazıktır ki hayal kırıklığı ile sonuçlanacak bir gamsızlığın kapılarını açıyor. Demek istediğim ,ölümün son değil başlangıç olduğuna inanmak epey rahatlatıcı bir düşünce olsa gerek.( düşünmek değil.Din düşünmeyi,sorgu sualleri kabul etmez.) Buna ne kadar inanmak istesem de,soruların cevaplanması gerektiğine inanıyorum. Bügünkü toplumumuzun bu konudaki bulaşıcı korkaklığına ve hükümetin itinalı ve saman altından su yürüten asimilasyon politikalarına rağmen toplumdaki gelişimi ,sorularımızdaki cesaretle, cevaplarımızın ''bilmiyorum'' dan, bize ''ahlak'' diye yedirilmeye çalışılan aslını aramadığmız dogmalardan farklı bir şey olmasıyla ve bizi rahatlatacak olan yerine doğru olanı kucaklamayı öğrenmemizle yargılıyabiliriz. Bazen herkesin inandığı ve güvendiği Tanrı'ya sormak istiyorum.Neden neden fakirliğin,acının ve adaletsizliğin olmasına izin veriyorr?Bu konuda bir şeyler yapabilecekken ve o bir filozofun aklına sahip olsaydı bana aynı soruyu sorardı. Her şey insanların elinde.Tarih boyunca insan ona korkunç gelen ölümden kaçmak ve kendisine yanına sığınacağı bir çoban elde etmek için kendi özgürlüklerini zincirledi.Biz kendimizi köreltmeyi seçiyoruz. Bu köreltme inançla birlikte,insan oldukça devam etti. Galiba son yıllarda indirime girdi.Bir at gözlüğü alana 3 çocuk at gözlüğü bedava..Aslında yapılması gereken şikayet etmeyi bırakıp at gözlüklerini atmak.
Ne yazık ki renk renk at gözlükleri gelecek 50 yılın
da modası olacak denildi.Bültenimizi ekonomi notlarıyla bitiriyoruz.Sorgulamanın
azalmasıyla düşünceye zam geldi.Ekmek paralarını çıkaramayan düşünce
adamları aynı dertlerden müzdarip
korkakları eyleme çağırıyor.İçinden düşünen korkaklar dediğimiz bu insanların
eyleme katılmayacağı çok açık olsa da onların yardımı olmadan düşünce
adamlarının sayısı çok az.Paralarını at gözlüklerine yatıran çobanlar ise yine
köşeyi dönecek gibi görünüyor. İnci Gizem Gümüş |
Yorumlar |
At gözlüğü yazısı hk. 09/03/2013 19:13 Düşündüklerini mantık silsilesi içinde,analizleri ifadesi mükemmel.Akılcı ve sorgulayıcı ve özgürce ve yiğitçe ifadeleri.Gelişmenin ,demokratikleşmenin önündeki gerçek engellerin labirentlerinde dolşıp gün ışığına çıkarmaya çalışmış , başarmışta.Kendis özgür ve sorgulayabilen birey olduğunu da kanıtlamış.Yazının altına bende imzamı atarım.Genç yaşına rağmen fikir üreticisi İnci.Yaşdaşlarına da iyi bir model olsun,cesaret versin ve İncide daha çok üretmesi dileklerimle. Köksal BAYRAKTAR Rekor Kıran At Gözlüğü Üretiminin Siyasi Alt Yapısı 09/03/2013 00:04 Öncesi bir kenarda kalsın. 1947 de ABD ile yapılan “Türkiye''''''''nin Eğitim Politikasını Belirleme Anlaşması” aynen şöyle: “Türk eğitim politikasını, Dört TC vatandaşı, dört de ABD vatandaşı olmak üzere sekiz üyeden oluşan bir heyet belirleyecek; heyetin başkanı ABD’nin Türkiye misyon şefi (ABD Büyük Elçisi) olacak, alınacak kararlarda oyların eşit çıkması durumunda başkanın tarafı geçerli sayılacak”. Bu anlaşma hükmü, bugüne kadar uygulanmıştır ve hala geçerlidir.
Türkiye NATO paktına üyelik için başvuru yapmış, fakat başvuru talebi onaylanmadan Kore Savaşına asker göndermiş olması yetmemiş, Türkiye’nin NATO üyeliğine kabulü için Köy Enstitüleri’nin kapatılması, yerine İmam Hatip Okulları açılması şart koşulmuştur. Ve TC Devleti de gereğini yapmıştır. Bekir Özgür 2 09/03/2013 00:00 1950 öncesi İlkokul da seçmeli olan din dersini, DP iktidarı Ortaokulu da kapsayacak boyutta etkin bir şekilde genişletmiş, 12 Eylül askeri darbesi Liseyi de içine katarak din dersini okullarda zorunlu hale getirmiş, Kuran kurslarının ülke geneline yayılmasını sağlamıştır.
Bu politikanın gereği olarak ülkede her camiye ilaveten her mahallede, hatta her sokakta bir Kuran kursu var; yetmiyor, günümüzde her mahallede kadınların “Kuran okuma günleri” düzenleniyor.
Sevgili İnci, Okullarda ki zorunlu din dersleri, ülkede yaygın Kuran Kursları ve kadınların Kuran okuma günleri “Koyun sürüsü yaratma” ve “At gözlüğü üretme” fabrikasıdır. Bu "Koyun sürüsü ve At gözlüğü üretim" müesseselerinin işlevsiz kalması "Sorgulayan insan" tipinin yaratılmasına bağlı olduğunu Saygıyla bilgilerine…
Bekir Özgür. 05. 03. 2013.
Bekir Özgür |
Yazarın diğer yazıları |
Ezgi Su Gümüş - 13/05/2014 |
(E)ski Yıllar Geliyor Aklıma (Z)or Ama güzel günlerdi (G)eçen Şu Zaman var ya sevgilim , (İ)nsanı Şaşkına Çevirdi ! |
EVVEL ZAMAN İÇİNDE - 14/03/2014 |
Merhaba,güzel olma potansiyeli sömürülen dünyanın insanları. |
MASALLAR - 09/11/2013 |
Masallar değildir Doğru yada yanlış olan Her zaman,her yerde Anlatırlar keyifle |
ARKADAŞLIK - 10/11/2012 |
Arkadaşlıktır her zaman Teselli eden ve savunan Odur beni kurtaran O zalim arkadaşlardan |
Atatürk - 07/09/2012 |
Bindi bandırma vapuruna , İndi güzelim samsuna. Başladı kurtuluş savaşına Bakmadı düşmanın göz yaşına |
SAYIN BIKKINUS - 18/06/2012 |
Düşününce,küçüklüğümüzden beri bize yerli malı yurdun malı fikrini aşılamaya çalışmıştır hep.,''bizi hayata hazırlıyan'' okulumuz.Korsandan uzak dur evladım,kimsenin hakkını |
BAHAR - 05/06/2012 |
Bahar gelince çocuklar, Çiçekleri toplarlar . Çiçekleri görünce Havalara uçarlar. |
SAYGININ ÖNEMİ - 30/05/2012 |
Bir varmış bir yokmuş , evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir oğlan varmış.Bu oğlanın adı Ali’ymiş.Ali mavi gözlü , sarı saçlı , orta boyluymuş. |