Necat BAYRAKTAR
necatbayraktar@hotmail.com
BOZ URBALI ÇOCUKLAR
17/04/2012 Köy Enstitüleri Orta Çağ Karanlığından Batı Aydınlanmasına doğru atılan adımları gerçekleştirmek için kurulan, Toplumsal hayata en büyük katkıyı sunmuş eğitim ve aydınlanma kurumlarıdır. Kümesten başlayarak hayvancılığın, sebzecilikten başlayarak tarımın her alanında ayrıca bilim sanat edebiyat, felsefe ve dünya kılasikleri ile birlikte hayatı bir bütün olarak ele almış, toplumsal hayata yeni bir yön yeni bir şekil vermeye öncülük etmiş kurumların en etkilisi olmuştur. Sayıları toplam YİRMİ BİRDİR. Yukarıda görüldüğü gibi hayatın her alanında bilgili iyi yetişmiş ON YEDİ BİN civarında öğretmen yetiştirmiştir. 17 Nisan kuruluş yıl dönümleri nedeniyle bu kurumları ve yetiştirdiği öğretmenleri saygıyla anıyorum. BOZ URBALI ÇOCUKLAR
Bu günden bakıldığında yukarıda gördğünüz BOZ URBALI ÇOCUKLARIN yaşadıkları ancak birer masal olarak görülür. Daha 10- 12 yaşlarında iken okudukları okulların bile çoğunu kendi elleri ile yapmışlar. Yedikleri sütü eti yumurtayıve sebzeyi kendileri yetiştirmişlerdir. Buna rağmen ülkenin en ünlü yazarları da bunların içinden çıkmıştır.
Boz urbalı çocuklar
Ormanları gür Suları gürül, gürüldü Havası çam ağaçlarından süzülmüş Topraklarında can biterdi Anadolu’nun
Örenler tanığıydı acıların Hükümdar buyrukları yürür isyan yasaları işler Yemen Türküleri söylenirdi kör savaşlardan sonra
Ağızlar şükür duasında Gözbağına kelepçeli insanlar Diz çökülmüş yazgıların önünde Bakışları ekmeğe aç bilgiye çarığa muhtaçtı bebeleri
Toplandı Boz Urbalı Çocuklar Karıncalar gibi daldılar toprağa Tüneller açtılar karanlıktan aydınlığa Temellerinden girip çatılarından çıktılar okullarının
Minik elleri ile yirmi bir anıt yarattılar Yirmi bir anıt yirmi bir güneş gibi doğdu boz kırda Köyler dolusu yıldızlar yağdı her birinden
Ortaklardan Hasan Oğlan’a Beşik Düzden Akça Dağ ‘a el sallandı Yola çıktılar Savaştepe’den
Işığa alıştılar Zamanları yoktu terlerini silmeye Bayramlarda bile bayramlar için çalıştılar
Bahçelere, bahçıvan Sınıflara öğretmence girdiler Yaşamın her alanına yöneldiler Arılar gibi doldular kara kovanlarına köylerin
Ayaklarını daha bir canlı vurdular Daha bir bilinçle vurdular delikanlılar Halaylarda bel bükmeler horonlarda diz kırmalar değişti
Mehmet’lerin sözcükleri çoğaldı. Hak dedi hukuk dediler adını işittiler bilimin Yorumlar gibi oldular fermanını padişahın Bozuldu kısa ezberler güzel günlere göz kırptılar
Türküleri coştu şiirleri gürledi Romanları Kızılırmaklar öyküleri Çoruhlar gibi aktı Güzel günler göreceğiz çocuklar Güzel günler göreceğiz” Dedi ozanları
Yirmi bir okul Yirmi bir güneş gibi doğdu bozkırda Köyler dolusu yıldızlar yağdı her birinden
Gözleri kamaştı yarasaların Karanlık korktu telaşlandı Örttü kara örtüsünü yıldızların üstüne
Unutma Tohumlar kara toprakta filiz verir Yeni destanlar güneşli havalarda yükselir yükselir, yükselir gelir
Necat BAYRAKTAR
Not: Bu şiir 1994 yılında Sakarya Eğitim-Sen Şubesinin, konusu; Köy Enstitüleri olan şiir yarışmasında birinci seçilmiştir. |
Yorumlar |
Köy Ensitüleri 17/04/2012 23:50 Bugün bir köy ensitülü yaşlı bir bayandan demokrat partisinin iktidara gelince ilk icraat olarak yukarıdaki resimde de görülen kızları İzmirde ayrı bir okula gönderdiklerini öğrendim.Bu zihniyet bugünde iktidarda ve 2012 yılında bunların yaptıklarından utanıyorum. ŞENER AKPINAR |
Yazarın diğer yazıları |
KÜRDEVAN - 19/12/2018 |
Umut tarlasına tohum ekerken Yoksulluğun bileğini bükerken Yeni hedeflere kürek çekerken Türlü yola düşünceye başvurduk Hayal dünyamızı yeniden kurduk |
Diyorum - 25/02/2017 |
Siyaset yapanın koluna sazı Almasına artık hayır diyorum Beş asır öncenin - davullarını Çalmasına artık hayır diyorum |
Algı yönetimi: Ne demektir? - 16/01/2017 |
Ülkemizde son bir yıl içinde çok kullanılan bir kavram... Peki nedir algı yönetimi? Toplumun algılarını özellikle siyasette kontrol etme istenilen doğrultuda yönlendirmektir. |
Burası Türkiye Yıl: 2014 - 16/05/2016 |
4 Bin çocuk için taciz davası açıldı. Her ay 650 çocuk için adli tıpa taciz davası geliyor. Zorla evlendirilen kız çocuk sayısı: 31 bin 337 |
EFKÂR TEPESİ - 21/02/2016 |
İstemem ne küpe ne altın zincir Su altında ağlar beyaz bir incir Cerattepe gitse yüreğim sancır Dere sesi /dalga sesi / çay sesi Selam memleketim Efkâr Tepesi |
Bir Kuş - 01/01/2016 |
bir ben varım bir de turna yanımda Bir kuş bakışındayım dostum Rüzgârlara karıştı ıslıklarım Zaman mı önümde benim Ben mi arkasındayım zamanın bilmiyorum |
Zehirli Dil - 30/10/2015 |
Ezop ve Dil başlıklı bir yaşanmış öykü olduğunu okuduk. Sanıyorum çok kimse bilir. Onu burada anlatmayacağım. |
Haddini Bilmek: - 12/08/2015 |
Özellikle siyasilerin ağzından bu günlerde sık, sık duyduğumuz ‘’haddini Bilmek’’ deyimi dilimizde çok kullanılan deyimlerden biridir. |
Gezinin İkinci Yıl Dönümü: - 31/05/2015 |
Toplumsal Tarihimize “GEZİ OLAYLARI” olarak geçen eylemlerin ikinci yılındayız. Herkesin bildiği gibi… İstanbul da Gezi Parkının bulunduğu alana AVM yapılması amacıyla başlayan hükümet girişimine o çevrede yaşayan insanların karşı çıkışıyla başlayan |
Devamı |