Köksal BAYRAKTAR
koksal@hotmail.fr
Çarıklarım (Çalınan Lastiklerim)
10/03/2012 İspantikler'in sırtında öküz otlatıyorum.Ani bir çığlık rüzgarla beraber tepelerde yankılanarak bana kadar geldi..Ablamdı gelen.Asım öğretmen onu ilkokula kaydetmiş. Benim içinde ,seneye inşallah demişti. Ablam sevincinden uçuyordu.Ben evin ilk erkek evladı ,ocağı tüttürecek evlat olduğum için alede kızlara göre torpillliydim. Ablamında beni kıskandırması için tam fırsat doğmuştu.''Oh olsun ,bari sen yazılamadın'' der gibiydi. Ablamı kıskanmıştım okula gidebileceği için. Bende okula gitmek istiyordum.Öküzleri bıraktım İspantik'lerde.Koştum eve kadar.Öğretmen daha gitmemişti.Okula gitmek istediğimi söyledim, ama öğretmen kabul etmedi.Beyaz yakalıklı önlüğü giymeyi çok istiyordum.Olmadı.O kış camiye gittim.Kuran okumayı öğrenmek için. İlkokula şakayla karışık olsada gavur mektebi
deniyordu.Biz ufak takım müslüman mektebinde okuyorduk.İlkokulda okuyanlardan
daha kalabalıktık. Bazan cami
kapısından geçerken onları
kartopuna tutardık. Bizim gurubumuz çok küçük olduğu için çoğu kere
ciddiye almazlar,bazanda kızarlarsa karın içine atar karla yoğururlardı. Bir yılı iple çektim.Nihayet ilkokula
yazılmıştım.Sevincimden içim içime sığmıyordu.Sevinçten uçuyordum..Okula
köyü geçerek Napızar'lardan gidiliyordu.Artık beyaz yakalıklı ve önlüklüydüm.Kendimi çok daha yakışıklı buluyordum beyaz yakalığım
ve önlüğümle.
Ayakkabıdan büyük sorun vardı.Eskimiş kamyon lastikleri soyularak
yapılan kamyon lastikleri vardı.Burnu havaya doğru kıvrılmış,kenarları küçük çivilerle çakılmış,çivi aralarından çok
kolaylıkla su alır ayakları ıslatırdı.Karda ve ıslak yolda çok fena
kayardı.Okula giderken yolun büyük kısmını kayarak giderdim. Tahta
bavuluma binerek kayarak inerdim napızarların alt başına kadar.Tahta bavulum
fazla aşınınca ,kamyon lastiklerimin üzerne kuk oturma pozisyonunda oturur,
tahta bavulumu yerde sürüyerek hem dengeyi sağlamak hemde fren yapmakta kullanarak kayardım .Yürümem gerektiği düz
yada yokuşlarda özel teknik geliştirmiştim.Bacaklarımı yana açarak ayaklarımın
kenarlarına basarak merdiven basamaklarına paralel basacak pozisyonda düşmeden
yürümeye çalışırdım .Bu vaziyette yürümek
bacaklarımın dışa açık şekilendirmiştir. Halen hazırol vaziyetine geçerken Ayaklarımı birleştirmede zorlanırım. Bütün
tedbirlere rağmen pantolonun kıçı kurumazdı,akşama kadar kıç üstü düştüğümün
sayabilmem mümkün değildi.Başka bir giyecek ÇARIKtı.Bizim evde çarık dikim
ustamız sevgili annemizdi.Babam o işlere bakmaz yada beceremezdi,belkide annem
nasıl olsa yapıyor diye kaytarırdı o işten.Pek vaktide olmazdı.Belkide esas neden buydu. Hasat zamanlarının dışında
kalan zamanlarında Tütün,yada çakasak kaçakçılğı yapar para kazanmaya
çalışırdı.Hopa'dan Kars'a atla kira
taşındığını,hatta bazı ÇALBADARLARın daha çok yük götürebilmek için atının heybesini
omuzunda götürenler olduğunu duymuştum.
Çok
meşakatli bir şeydir çarık giymek.Ham sığır derisinden yada daha iyisi camuş derisinden yapılır.İyi usta tüylerini
kazır çarık yapılacak derinin.Annemin çok vakti olmazdı o kadar.Kenarlarından
sırımlık keser onunla etrafını diker ip geçirilip bağlanacak yerlerini (kopolarını)yapardı.Ayağa
ölçülerek yapıldığından ilk giydiğinizde
hoşa bile gider . Oldukça hafif,çevik hareketlerle koşabilir insan.Sıcak
havada kuruyunca deri çeker ayakları
sıkar. Yağmurda yaşta ıslanınca kendini
bırakır gevşer. Ayağınız çarığın içinde
kayar. Kaygan zeminde yürüyormuş hissedersiniz.
Hele çılak çuluk diye bir ses çıkarır
ki nefret ederdim bu sesten.
Babam her yıl Artvin'e giderdi atla. Yıllık purti(kumaş ve bez cinsi
tüketim malları)ihtiyacını SÜMER banktan
en uygun fiyata alırdı. O yıl yine kışın ortasında Atı ile gidip sümerbanktan
ihtiyaçları satın almıştı.Evin byük oğlu olarak ta bana torpil geçmiş ,biraz
paraya kıyarak bir çift Trabzon lastiği dediğimiz kara lastiklerden almıştı.Oh
be dünya benim olmuştu.Hayatımda hiçbirşey o kadar mutlu etmemişti.Lastiklerimi
hep elimde taşımak istiyordum. Giymeğe kıyamıyordum.Akşamları ne olur,ne olmaz
diye yatağıma alıp beraber yatıyordum. Benden büyük iki ablam babama darıldılar
niye bize yokta sadece oğluna aldın diye.Herkese yetecek paramız olmadığı,bir dahaki sefere de
onlara alacağına söz verdi ,onlara da
alamadığı için çok üzgün olduğu bütün halinden belliydi.
Öğretim yılı bitti.İlkbahar geldi.Kuzu otlatıyoruz kışlalarda .Derenin karşı tarafında,
epeyce uzun bir oluktan suyu akan Kamil
dedenın pınarı var.Buz gibi suyundan içtik. Ormana dağıldık çam sakızı toplamak
için . Asiye (Gerçek adı değil) abla bir ara bana yaklaştı.
**Köksal bir sakız gördüm ki onu ancak
sen toplayabilirsin.Gel bak hele.**Pınarın tam arka tarafında alttan yapışık
,biraz yükseldikten sonra ayrılmış iki kocaman köknar ağacı ,üç adam boyu
yukarıda parlıyan güzel bir sakız .Yok
canım ben çıkamazdım bu ağaca. Hem tırmanırken lastiklerim yırtılabilirdi .Buna
asla yeltenemezdim.Asiye abla ısrar etti.Ben
yok dedim. O ısrar etti.Sonunda **senin
erkekliğinden ne çıkar şu ağaca bile çıkmaya korkuyorsun* deyince iş
değişti.Erkeklik olunca ucunda
sıyırtmakta olsa kaçmak olmaz.
**Ya allah ya bismillah
**dedim.Tırmanmaya başladım. Asiye abla
Lastiklerini yırtabilirsin,çıkarsaydın keşke.*demesiyle hak verdim
ona. Ayaklarım biraz çizilsede önemli değildi.İyileşirdi.Ya lastiklerim
yırtılırsa onları yeniden almak hiç
kolay değildi.Olmaz. Lastiklerimi çıkardım.Ağaca tırmandım.Sakızı topladım.
Aşağıya indim. Hayret, herkes Asiye
ablada gitmişti. Lastiklerim yoktu ortalıkta.Vurulmuşa döndüm.Aradım.Çalıların
içine baktım. Karla kaplı ağacın altını karları
karıştıra karıştıra ararken sesli olarakta ağlıyordum.Lastiklerimin kara
karıştığını düşünüyordum.O gün akşama kadar ağladım.Bulamadım: Akşama babama
olanları anlattım.Babam *oğlum ayakkabıların çaldırmışsın. Büyük ihtimallede
Asiye çalmıştır.Ama o kadar çocuğun içinde suçlamak olmaz.
Ertesi günü oraya gittim aradım,daha ertesi günü,daha ertesi
günü.........Oralara yolum düştüğünde hep belki çalılıkların altında olabilir
düşüncesi ile aradım.
Her kışlalara çıktığımda,Kamil dedenin pınarından su içer 15-20 metre tepeye doğru çıkar lastiklerimi
kaybettiğim köknarın altında oturur bir sıgara içer o günleri sessizce içimden
yeniden yaşardım. Yıllar sonra kızım,damadım ve torunlarımla köye gelmiştik.İlk
ziyaret ettiğim yer artık benim
ağacım gözüyle baktığım köknarımdı.Heyhat.
Ağacım kesilmişti.Yerinde çatallı kütüğü ile duruyordu.Oturup (Yıllardır
sıgarayı bırakmış olmama rağmen)Damadımdan aldığım sıgaramı içtim.Geldiğimde
hiç unutamadığım ağacımın kütüğü önünde
sıgaramı içeceğim.
******************
İlkokulda çok kalem problemim oldu.Bir kurşun kalemim olurdu okul
açıldığında .Onuda kör bıçakla ucunu açarken
kırılır ,biterdi.İkincisinin alınması epey zaman alırdı.Ben 1.sınıfken
Hükmettin Samskar'dan kurşun kalem
almış. Okulda satıyor.Benim de kalemim yok. Borca bir kalem aldım.Ertesi günü
parasını getireceğim.Kalem gerçekten çok kötüydü.Hemen ucu kırılıyordu.Bir
kere ucunu açınca kullanılmayacak kadar
kötü olduğunu anlayınca geri vermek istedim,ama o kabul etmedi.O gün
kullanırken kalanı azıcık kalmıştı
zaten. Akşama babama anlattım bir kalem aldığımı ve 25 krş. Ödemem gerektiğini.
Babam**getir bir göreyim aldığın kalemi** demesiyle kalemden kalan küçücük
parçayı getirdim. Kalem kırığı gibi parçayı gören babam bana
inanmadı. 25 krş. u da vermedi.
Ertesi sabah okula geldiğimde Hükmettin yolumu kesti. Parayı
istedi.Çürük kalemi verdin. Gibi bahaneler söyliyecek oldum. Sökmedi. Rest
çekemezdim. Benden çok güçlüydü.Üstelik her şey onu haklı gösterecek
tarzdaydı.Çekti, çantamıntamı aldı
elimden. 25 kuruşu getirir çantanı alırsın
dedi yürüdü .Öğretmenimiz Nuri Cemal Çelik beni ağlarken görünce şikayet
ettimsede * Haklı* dedi * getir parasını al çantanı.*Ertesi günü
yalvar yakar aldım babamdan 25 kuruşu.
Yine kalemim bitmişti. Babamdan parada
istiyemiyordum. Yeni aldın daha diyecekti.Uzun zaman kalemsiz bazan da arkadaşlardan idare ettim.
O gün bugün kalemlere karşı zaafım var. Nerde hoşuma giden kalem görsem
alıyorum. Artık her taraf kalem oldu. Hanım şikayetleniyor. **Yetmez mi ,dip köşe kalem doldu.Ne
yapacaksan bu kadar kalemi bir anlasam**
Köksal Bayraktar
3şubat 2012 Chavanoz |
Yorumlar |
20/03/2012 17:25 içim acıdı köksal amca ama bir o kadarda senle gurur duydum asiye ablana sıra gelince allah affetsin demekden başka yapacak bişey yok herkese selamlar aysu aksakal |
Yazarın diğer yazıları |
Derelerin Kardeşliği - 20/02/2017 |
Bütün dünyada nasıl halkların kardeşliği gerçekse, derelerin kardeşliği de o kadar gerçektir. |
Arkadaşım,Dostum,Yoldaşım, O ve Ben -2- - 11/01/2017 |
İlkokulu bitirdik.Diplomalarımızı aldık.6yıllık Susuz ilköğretmen okulu imtihanlarına yazıldık.Birgün önceden Unushev'de kızkardeşlerinde misafir olduk.Adakkale'de bir okulda imtihana girdik.Rifat Zeki ve ben beraber aynı yerde imtihana girdi |
Arkadaşım,Dostum,Yoldaşım O ve BEN - 14/12/2016 |
Onunla en eski anım yukarki yaylada olmuştu.Yaylamız yoktu.Mallarımızı Anneannem Zahide nenem sağıyordu..Yazın köy çok sıcak diye anam Nuro dayımla yaylaya gönderdi.Atla dayımın kucağında yaylaya vardığımda koşarak beni karşıladı. |
KÖLELİK VE İSLAM - 21/01/2016 |
Okul yaşamı boyunca din dersleri okudu bizim kuşağımız.Genellikle esirgeyen,bağışlayan,sevgi dolu din-i islam içerikli konular öğrendik. |
MENEMEN NE MENEM - 26/12/2015 |
930 yılı 23 aralık tarihinde 24 yaşındaki genç asteğmen KUBİLAY MENEMEN de |
AYYAŞ!! - 11/12/2015 |
'Ayyaş' bir sigara yaktı, bir kadeh rakı koydu, hava sıcak, çarptı tabii.. Kalktı Muş ve Van’ı Ruslardan temizledi. Bir kadeh daha vapurda sanıyor kendini hoopp Samsun’a gitti kafa. Amasya’da Erzurum’da Sivas’ta kongreler. |
KÖYÜME HASRET - 03/11/2015 |
Gel gör ,köyümün çok hoştur yazı . Pancarcı giderdi gelini ,kızı Şimdi yüreklerde kalmıştır sızı Kaldı bizim yaylalar Kutlu köyüne. |
YAŞAMA BAKIŞ - 21/03/2015 |
Aştım koskoca daağları Geçtim ovaları |
İSLAMOFOBİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ-1- - 04/02/2015 |
Charli Ebdo baskını ile Medeniyetler çatışması ve İSLAMOFOBİ yeniden ısıtılarak toplumun önüne servis edildi.Temcit pilavı gibi ısıt ısıt ye.Tabii yersen. |
Devamı |