![]()
YALMAN KARSNİYALİ
yalmankarsniyali@karsniya.com
YALMAN 3
15/06/2011 lll BÖLÜM ÇOBAN YALMAN Yalnızçam dağlarında soğuk rüzgâr, soğuk sular yükseklik 2500metre. Yaz havası açık, bozuk olunca soğuk, insanların cildini yakmış kavurmuş. Kulaklarımızdan kabuk soyuluyor, dudaklarımız çatlamış. Yalo’nun her günü bir sonraki günün tekrarıdır. Yalo koyunlarını ağıldan sabahın erken saatlerinde çıkarır. Otlata, otlata dağların daha yükseğine doğru gider. Dağlarda yalnız gezmekten usanmış. Ama yapacak bir şeyi, bir yere gidecek hali de yoktur. Koyunları Yalo’dan daha iyi otlatacak kimseleri zaten yoktur. Yalo dağlarda sürü peşinde gezerken etraftaki yolları takip ederdi gelip geçen yolcularla sohbet etsin. Köyünden bir haber alsın. Hem de yalnızlığını gidersin diye. Havalar açık olunca sürü rahat otlatılır. Hava bozuk olunca sürüyü kontrol etmek çok zor. Sürünün devamlı etrafında gezmek gerekir ki kurt gelip koyun kuzu kapmasın. Yalo yine günlerden bir gün, ağustos ayının ortalarında. Sabahleyin kalktığında güneşli güzel bir gün, tam böyle koyunları kırkmak için seçilmiş bir gün. Olduğunu düşündü. Kırklığını, çuvallarını, ekmeğini aldı. Koyunlarını süre, süre çançağın düzüne çıkardı. Koyunlarını kırkmaya başladı. Sürüden epeyce kırktıktan sonra ikindi olmuştu ki. Kürdevan tepesinden bir kara buluttur gelmeye başladı sanki her taraf zindan oldu. Arkasından kuvvetli bir rüzgâr çıktı. Arkasından kuvvetli bir dolu yağmaya başladı ki taneleri cevizden büyük. Yalo ayakta durmaya zorlanıyor.(Gagala) dolu yağdıkça yeni kırkılmış koyunları dövüyor. Sürü bu acıya dayanamayarak komalaşıp (Koyunların kafalarını bir araya getirerek toplanması) kendi eksenlerinde dönmeye başladılar. Sürü döndükçe Büyük dere denilen uçuruma geldiler. Yalo sürüyü durdurmaya çalışsa da nafile sürüyü durduramıyordu. Bazı koyunlar uçurumdan düşmeye başlamışlardı bile. Koyunlardan bazıları kurtularak kenardan yukarı doğru geliyordu. Bir koyun telef oldu.Yalo diğer koyunlardan bazılarının da kulaklarından, gözlerinin önünden kan aldı. Böylece koyunların kan tutmasını önlemiş oldu. Yağmur, dolu,geri alınca; Yalo da yorgunluktan, korkudan bitkin bir halde kenara çekilip oturdu. Etrafına bakındıktan sonra çaresizliğini düşünerek başladı ağlamaya. 7 Babası ve annesi Yalo’yu ve sürüyü merak etmişler Yalo’yu aramaya çıkmışlardı. Geldiklerinde Yalo’ya bakmadan sürüyü gözden geçirdiler. Yalo bir koyun uçurumdan yuvarlandı dedi. Babası Yalo’ya kızdıktan sonra inip koyunu kesip yukarı çıkardı. Koyunun etini alıp yaylaya döndüler. Yalo yalnız gezerken sıkıntıdan bazı koşmalar uydururdu. Yine bitkin ve çaresiz bir halde iken şiir uydurmak düştü aklına. Başladı söylemeye..Akşama doğru sürüyü İsbandik çayırına getirdi. Yalo çayırda baktı ki bir çiçkar, bir sac, bir cecim var. Bekledi ki babası gelsin ama ne gelen var, ne giden. Gece oldu. Yalo mecburen iki kazık yere çakı. Üzerine çeperi uzatıp, onun üzerine de sacı koyup, cecimi sararak üzerine oturdu. Çantasında elektriği vardı. İki eski pil iki yeni pili vardı. Bir eski pil ile bir yeni pili koyarak. Radar gibi sürünün üzerinden elektrik ışığını gezdiriyordu. Korku, tedirginlik içinde tan ağarıncaya kadar bu şekilde beklerken düşüncelere daldı. Güzel elbiseler giyen çocukları, arabalarda gezen çocukları da düşündükçe haline isyan ediyordu. Ya büyük şehirlere ya da kendi doğduğu köye gitmenin zamanı geldiğini düşünerek, sürüsünün etrafında zaman, zaman geziniyordu. Bu şekilde koyunlarını beklerken korkuyordu. Yabani gelse ne yapacağını bile bilmiyordu. Artık etraf ışıklanmış her taraf gözüküyor. Yabaninin daha gelmeyeceğini düşündü. Yalo’nun üzerine uykusuzluk iyice çökmüştü. Yeni bir gün yeni bir umut dur. Diye düşünürken uykuya da daldı. Yalo’ nun uykusunda kulağına bir ses geliyordu. Rüyamı gerçek mi ayıramıyordu. Çobaaan, çoban diye gelen sese uyandığında Göreşet köyünden birisi yayladan geliyordu. Yaloya senin sürün nerde? Diye sordu. Yalo saate baktı 10 olmuştu. Kalkıp hemen sürüyü aramaya koyuldu. ilk işi Çermiyaçol denilen tepeye çıktı. Çorçel denilen köye doğru baktığında koyunların nerede ise köye gireceklerini gördü. Koşarak gidip sürüsünü toparlayıp getirirken Çorçelli köylülerin kızıp bağırdığını duyuyordu. Sürüyü çayıra getirdiğinde babasının ağılı yaptığını görünce çok sevindi. Çayıra indi babasının getirdiği ekmeği yerken, baba biraz köye gidip gelebilir miyim? Köyü görmek istiyorum dedi. Babası harmanda sap var. İşimize gücümüze var. Senin derdine bak dedi. Yalo şöyle bir durdu. Lanet olsun dedi. Yayladan köye geldiğine de pişman oldu. Artık buralardan gitmenin zamanı geldiğini düşündü. Gerçek babası ölmüş ama kendi köyünü bulması gerektiğine karar verdi. YALMAN KARSNİYALI |
Yorumlar |
17/06/2011 14:22 Güzel öykülenmiş bir yaşam kesiti diyorum.Bende bir yalo yum.Karsniya da yaşayan herkesin yaşadığı türden.Çocukluğumu yeniden yaşadım. Sağol.Daha iyi ve güzelini görmek umuduyla. Köksal BAYRAKTAR 16/06/2011 23:38 Özellikle son bölümünü içim burkularak okudum. Umarım daha sonra kimliğini açıklar. Kim olduğuna çok fazla takılmak istemedim.yazı beni geçmişime anılarıma götürdü. Sanıyorum, okuyan bütün Köylüleri benim gibi düşündürmüş ve anılarına götürmüştür.
Çünkü kapı Köylü Yalmanlar çoktur. O topraklarda doğup büyüyen herkes bir YALMANDIR. herkesin benzer acı anıları vardır.Ama ille de Bu yazıları yazan YALMANA haksızlık etmemek gerek. Çünkü Yalmanların yaşantıları benzerdir. Ancak bazıları daha acı
daha derin olabilir. İnanıyorum ki bu Yalmanın yaşadıklarından daha acı anıları olanlarımız da vardır. Necat BAYRAKTAR |
Yazarın diğer yazıları |
YALMAN 4 - 19/06/2011 |
Karsniya’da havalar soğudu. Artık etrafı kırağı sardı. Benim ve koyunlarım için hava iyice soğumuştu. Koyun sürüsünü köye indirdim. Karapanda yatırmaya başladım. Koyunlar evde kapandığı için annem otlatıyor. |
YALMAN 2 - 15/06/2011 |
Karsniya köyüne uzaklardan bir çocuk geldi.Babası öldüğü için annesi ile büyüyünceye kadar yaşayacak. |
YALMAN 1 - 14/05/2011 |
Kuzey Doğu Anadolu’nun Yükseklerinde bir köy KARSNİYA. Köyün doğusu Yalnız çam sıradağları ile çevrili. Bu dağları Kışları Geçmek imkânsız gibi, birçok can almış. Yaz mevsiminde hayvancılık için bulunmaz imkânlar sunmuş. |